Cumhuriyet Partisi Bursa Milletvekili Erkan Aydın, Şirin Medya radyolarının ortak canlı yayınında Bursa’da Gündem Programına katıldı. Gündemi değerlendiren Aydın, Bursa’nın hızla gelişen bir yapıya sahip olduğunu ancak bu büyümenin sağlıklı bir şekilde kontrol edilemediğini söyledi. Yeşiliyle anılan Bursa’nın artık grileştiğini belirten Aydın, “Bursa’da maalesef en başta gelen sorun trafik. Ancak asla çözülemeyecek bir sorun değil. Bunun için bilimden, ortak akıldan ve gelişmiş şehirlerin tecrübelerinden, özellikle toplu ulaşımın aktif kullanımından faydalanmak gerekiyor. Bunun yanı sıra en büyük sorunlarımızdan bir tanesi de çarpık kentleşme. Bu durum Bursamızın var olan tarım, turizm gibi ekonomik potansiyellerini de olumsuz etkiliyor. Bu sorunların hepsi doğru planlamalarla çözülebilecek sorunlar ancak biz maalesef bir yıl sonrasını dahi planlayamıyoruz. Önceden beş yıllık planlar yapılırdı ancak ne yazık ki devlet planlama teşkilatı kapatıldı. Şu anda hizmet makamında kim varsa ona göre kısa vadeli planlamalar yapılıyor. Kervan yolda düzülür mantığıyla geldiğimiz nokta belli. Yapılan planlamalara uyabilseydik şu anda Bursa daha yaşanabilir bir şehir olurdu” dedi.

2020 TL İLE GEÇİNMEK İMKANSIZ

Asgari ücretin 2020 TL’ye çıkarılmasını değerlendiren Aydın, bu rakamla bir ailenin geçinmesinin mümkün olmadığını söyledi. Aydın, “4 bin TL’ye yakın açlık, 7 bin liraya yakın bir gelirin yoksulluk sınırı olan, dövizdeki artışın insanımızı bu kadar etkilediği bir dönemde bir ailenin bu rakama geçinmesi çok zor. Oran olarak bakıldığında tamam yüzde 26 yüksek bir oran ancak bu vatandaşa refah olarak yansımıyor. Yanı sıra Bir asgari ücretin primi, stopajı, vergisi, yolu, yemeği bakıldığında işveren için bir asgari ücretlinin maliyeti 3500 TL’yi buluyor. Bir taraftan da ekonomi ortada. 2018’de kapanan şirket sayısı bir önceki yıla göre neredeyse yüzde 100 artmış. Esnaf da aynı şekilde. Gelir azalıyor, gider sürekli artıyor. Bu da işveren açısından bakıldığında asgari ücretin üzerinden vergi yükünün kaldırılması gerekiyor. Hem çalışan ve hem işveren açısından dengenin sağlanması gerekiyor. Bu da ancak sosyal devlet anlayışı ile işçiyi, işvereni, emekliyi kollamakla olur.

HER İŞ BİR KİŞİYE YÜKLENMEZ

Amacımız kriz tellallığı yapmak değil ancak hepimiz başka krizlerde gördük ama bu kriz çok ağır. Bu durumdan kurtulmanın  yolları var. Biz bu konuda 13 maddelik bir çalışma yaptık ve sürekli çalışma alanlarımızda anlatıyoruz. Bunun birinci yolu liyakat, her işi ehline vereceksiniz. Bu güven ortamını beraberinde getirir. İkincisi bağımsız kurumlar ve özerklik, Merkez Bankası Başkanını siz bir siyasi partinin genel merkezine çağırırsanız orada güven ortamı ortadan kalkar. Bunun yanında yönetimlerde artık demokrasinin oturmuş olması, yargının bağımsız olması gerekiyor. Krizden çıkmanın en etkili yolları bu tür kurallara uymaktır. Her şeyi bir kişiye bağlayamazsınız. Beşer şaşar. Ülkemizde artık bir denge mekanizması kalmadı, her şeyi bir kişiye bağladık. Şu anda her şey çok iyi olabilir ama ya sonra kötü bir yönetici gelirse ne olacak? Dünya bunları düşünerek kuvvetler ayrılığı demiş, hukuk bağımsızlığı, özerklik olsun demiş, işi bilene verelim demiş. Demokrasiler azınlığın hakkını korumaktır, çoğunluğa uymak değil. Dünya bunun için çok mücadele vermiş ama biz 200 yıl önce başladığımız ilerlemeyi şimdi geri götürdük. Bu sistemden de dönülür ancak bu halkın katılımı ile olursa daha etkili olur” dedi.

EYT KONUSUNDA DURUŞUMUZ NET

Emeklilikte yaşa takılanlar konusunun bir kriz halini aldığını belirten Erkan Aydın, “ Biz CHP olarak bu konuda bir araştırma komisyonu kurulması için bir teklif verdik. Bu önerge ilk önce meclisten geçti, Milliyetçi Hareket Partisi’nin de desteği ile. Ancak maalesef gündeme alındıktan sonra ikinci oylamada MHP’den destek gelmeyince bu oylamadan geçmedi. Bu önemli bir konu ve söylendiği gibi bütçeye aşırı yük getiren bir konu da değil. Şu anda baktığımızda bakanlıkların, Cumhurbaşkanlığının bütçelerinde bunun çok üstünde giderler var. Bunlara baktığımızda EYT’lilere verilen hakların çok üstünde giderler var. Bunun yanında emeklilik bu insanların hakları verildiğinde ve çalışmayı düşünmediklerinde istihdama da katkı koyacak bir konu. Biz bu konuyu savunmaya devam ediyoruz. Umarım AKP ve MHP’de bu konuda bu vatandaşlarımızın hakkını teslim eder” şeklinde konuştu.

ÖNCE BURSA’DA SONRA ÜLKE GENELİNDE İKTİDARA YÜRÜYEBİLİRİZ

4 Ocak’ta gerçekleşecek olan parti meclislerinde büyükşehir ve belirlenmeyen ilçe belediye başkanları adaylarının açıklanmasını beklediklerini vurgulayan Aydın, “Biz Bursa’yı çok önemsiyoruz. Bursa’da çok enteresan sonuçlar ortaya çıkıyor çünkü Bursa’da alınan sonuçların benzerleri Türkiye genelinde de çıkıyor. Şu anda kamuoyu araştırmalarına, anketlere bakıldığında Nilüfer Belediye Başkanımız Sayın Mustafa Bozbey’in büyükşehir belediye başkan adaylığı ile önce Bursa’da yerel seçimleri kazanabileceğimizi sonra da iktidara yürüyebileceğimize inanıyoruz. Şu ana kadar yapılan araştırmalarda bu yönde. Tüm teşkilatlarımızla birlikte ortak nokta ortak amaç, ortak hedefte bu yönde. Bunun için ne gerekirse yapılıyor” dedi.

BİZİM İÇİN ÖNEMLİ OLAN HİZMET

İsminin Osmangazi Belediye Başkan Adaylığı için konuşulması konusuna da değinen Aydın, “Bu talep kamuoyundan, üyelerimizden ve halktan da geliyor. Ancak bu konuda bizim bir şey demek şansımız yok. Görev verilirse yaparız, verilmezse de milletvekili olarak görevimizi yaparız. Biz hizmet adamıyız. Görev verilirse yaparız. Biz zaten sahadayız, o zaman daha fazla sahada oluruz. Bizim için önemli olan hizmettir” dedi.

BURSA’YI YAŞANABİLİR BİR ŞEHİR YAPABİLİRİZ

Son olarak 31 Mart 2019’da gerçekleşecek olan yerel seçimler öncesinde Bursa Halkına nasıl bir şehir vaat ettiklerini anlatan Aydın, şunları söyledi:

“Şu anda bakıldığında Büyükşehir Belediye Başkan Adayımız Sayın Mustafa Bozbey’in yönettiği Nilüfer Belediyemiz geçtiğimiz haftalarda yayınlanan İnsani Gelişmişlik Vakfı’nın yayınladığı Yaşanabilirlik Endeksi’nde 5. Sırada yer aldı. Bu endekse baktığımızda zaten ilk otuz belediyenin ilk yirmisi Cumhuriyet Halk Partili belediyeler. Demek ki doğru işler yapılmış. Bu yaşanabilirliği Bursa genelinde de yapabiliriz. Bursa’nın bir çok potansiyeli var ancak bu potansiyellerimizi tam olarak kullanamıyoruz. Tüm bu zenginliklerimizi büyükşehrimizden başlayıp ilçelerimizde de kullanabiliriz. Tüm bunların yapılabilmesi için öncelikle Bursamıza bir kimlik kazandırmamız gerekiyor.”